Konut satış rakamları açıklandı. Mart ayında Türkiye genelinde konut satışları yüzde 5 arttı. Üç aylık toplamda ise artış yüzde 20. Bu oranlar ilk bakışta umut verici gibi görünüyor. Peki bu yükseliş gerçekten bir toparlanma işareti mi, yoksa dönemsel bir hareketlilikten mi ibaret?
Son yıllarda konut sektörü, maliyet baskısı, faiz oranlarındaki dalgalanmalar, arz-talep dengesizliği ve küresel ekonomik belirsizliklerle adeta sarsıntılı bir dönemden geçiyor. Müteahhitinden alıcısına, yatırımcısından kiracısına kadar herkesin yakından hissettiği bu dalgalar, son aylarda yeniden ivme kazanmış görünüyor. Ama burada dikkatli olmakta fayda var.
Rakamlar Ne Diyor, Piyasa Ne Hissediyor?
TÜİK’in verilerine göre Mart ayında 110 binin üzerinde konut satılmış. İstanbul yine başı çekiyor. Bu sürpriz değil. Ancak en az satış yapılan illere bakınca — Ardahan, Bayburt, Tunceli — konut sektörüyle ilgili bölgesel adaletsizliği yeniden görüyoruz. Sektör canlı mı? Evet. Ama bu canlılık her yere yayılmıyor.
Özellikle ipotekli konut satışlarındaki yüzde 87’lik artış dikkat çekici. Demek ki insanlar yeniden kredi kullanmaya başlamış. Bu da bize, faiz oranlarında yaşanan düşüşlerin alıcıyı cesaretlendirdiğini gösteriyor. Ancak bu iyimserliği sürdürülebilir kılmak, ekonomik güven ortamının devam etmesine bağlı.
İkinci El Canlı, İlk El Durağan
Rakamlar gösteriyor ki hareketliliğin asıl kaynağı ikinci el konutlar. Yeni konut üretimi, yüksek maliyetler nedeniyle yavaşlamış durumda. Bu da doğal olarak alıcıyı ikinci ele yönlendiriyor. Müteahhit yeni daire üretmekte zorlanıyor. Arsa maliyetinden tutun da demir, çimento fiyatlarına kadar her kalemde ciddi artış var.
İlk el satışlar Mart ayında yüzde 3 azalmış. Bu, sektörün geleceği açısından üzerinde durulması gereken bir sinyal. Çünkü yeni konut üretimi yavaşladıkça hem fiyatlar yükseliyor hem de kira piyasası baskı altına giriyor.
Yabancıya Satışta Gerileme Var
Bir diğer dikkat çekici detay da yabancıya satışlardaki düşüş. Yüzde 12 azalma söz konusu. Antalya ve İstanbul’daki satışlar hâlâ yüksek görünse de, genel trend aşağı yönlü. Siyasi, ekonomik ve bölgesel faktörler bu düşüşte etkili. Kur dalgalanmaları ve vatandaşlık üzerinden konut alma sürecine getirilen sınırlamalar da etkisini göstermeye başladı.
Mesele Sadece 'Almak' Değil!
Rakamlar güzel. Yüzde 20’lik bir çeyrek artışı her dönem görülmez. Ama bu bahar havasının ne kadar süreceği belirsiz. Faiz oranları, maliyet dengesi, alım gücü ve güven ortamı sürdürülebilir olursa, sektör kalıcı bir toparlanmaya gidebilir. Aksi halde bu hareketlilik, sıcak bir ilkbahar sabahının ardından gelen soğuk rüzgârlar gibi hızla dağılabilir.
Türkiye’de konut, hâlâ en güvenilen yatırım aracı. Ama artık sadece “almak” değil, “doğru zamanda ve doğru yerde almak” önemli. İşte bu yüzden konut piyasasını takip ederken sadece rakamlara değil, bu rakamların arkasındaki gerçeklere de bakmak gerekiyor.