Bugün 1 Mayıs… Alın terinin, emeğin ve hak mücadelesinin günü. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de emekçilerin, işçilerin bayramı olarak kutlanan bu anlamlı gün, sadece bir takvim yaprağını değil, aynı zamanda toplumumuzun en kıymetli yapı taşlarını temsil eder: Emeğiyle hayatı var eden insanları.
Türkiye, tarihi boyunca emeğe ve emekçiye değer veren bir medeniyetin mirasını taşır. Osmanlı’dan bugüne, zanaatkârlıktan sanayiye, tarımdan inşaata kadar her alanda alın teriyle yoğrulmuş bir kalkınma hikâyesine sahibiz. Bugün yükselen binaların, dönen çarkların, üretim hatlarının ve hizmet sektörünün ardında, çoğu zaman ismi bilinmeyen ama hayatımıza dokunan milyonlarca işçi kardeşimizin emeği vardır.
Emeğin kıymetini bilmek, yalnızca bir günle sınırlı kalmamalı. Çünkü gerçek kalkınma, yalnızca teknolojik ya da ekonomik büyüme değil; insanın onuruyla, emeğiyle var olduğu bir toplumsal refah anlayışıdır. Bu anlamda işçimize hak ettiği değeri vermek, sosyal adaleti sağlamak ve çalışma koşullarını insan onuruna yaraşır hale getirmek, bir ülkenin kendi değerlerine olan saygısının da göstergesidir.
Bugün, sadece kutlamak için değil; aynı zamanda hatırlamak ve hatırlatmak için de bir fırsattır. Emekçilerin daha adil, daha güvenli ve daha huzurlu bir yaşam sürdüğü bir Türkiye hedefi, hepimizin ortak hayalidir. Ve bu hayal, siyasetten iş dünyasına, sivil toplumdan bireye kadar hepimizin omuzlarındadır.
1 Mayıs, bir bayramdır ama aynı zamanda bir vefa günüdür. Fabrika bacalarında, tarlalarda, şantiyelerde, atölyelerde gece gündüz demeden çalışan tüm işçi kardeşlerime gönülden teşekkür ediyorum. Alın teriniz bu ülkenin geleceğine hayat veriyor.
Nice güzel 1 Mayıslarda, barış içinde, kardeşçe ve omuz omuza…
Kutlu olsun, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü!