Değerli okuyucu, “Türkiye'de Gayrimenkul Sektörünün Görünüşüne” dair analizler, incelemeler yapmaya çalıştığım yazı serisine önceki hafta “Türkiye Gayrimenkul Sektöründe Yaşanan Kriz Üzerine Durum Değerlendirmesi” (bknz: https://www.baretdergisi.com/yazarlar/ulas-akbal/turkiye- gayrimenkul-sektorunde-yasanan-kriz-uzerine-durum-analizi/164/ ) isimli yazı ile başlamıştık. Bu yazıda ise sektörde son aylarda yaşanan olumlu gelişmeleri ele alarak gidişata dair ilgililere katkı sunmayı hedeflediğim kapsamlı bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
Bu bağlamda "Sektörü kriz halinden çıkarmaya aday, muhtemel dinamikleri veya gelişmeleri” inceleyerek ve bundan hareketle “geleceğe ilişkin persfektifler ve öneriler” oluşturmaya çalışacak; tüm ilgililere, meslektaşlarıma ve aynı sektörde emek verdiğimiz paydaşlara katkı sunmaya devam edeceğim.
Çalışmanın ortaya çıkmasında elbette pek çok kaynak, araştırma, yazı ve haberden yararlandım ancak önceki yazı sonrasında gerek yüz yüze veya telefonda konuştuğumuz, gerekse de ilettikleri mesajlar ile fikirlerini düşüncelerini belirten herkese özel olarak teşekkürlerimi iletiyorum. Onlar bu yazının ortaya çıkmasında büyük pay sahibidirler.
Siz de lütfen yeni çalışmalar için fikir, öneri beğeni ve eleştirilerinizle yazılarımı desteklemeyi unutmayınız.
İyi okumalar diliyorum.
A. GİRİŞ
Esas konuya geçebilmek veya yarınlardan umutla bahsedebilmek için çok sevdiğim rasyonel bir ifade olan "Başarı her zaman sürdürülebilir değildir; zirveye ulaşan her yapı, doğru yönetim ve stratejiden yoksun kaldığında, kaçınılmaz olarak zamanla düşüşe geçer" çıkarımıyla dün ve bugün ne oldu konusunu kısaca bir değerlendirmek isterim.
Bildiğimiz ve tecrübe ettiğimiz üzere gayrimenkul sektörü, kelimenin tam manasıyla "Türkiye ekonomisinin dinamosu'dur"
Yıllardan beridir; istihdam, yatırım ve büyüme açısından da kritik bir rol üstlenerek ülke ekonomisinin önemli bir taşıyıcısı haline gelmiştir. 90'lı yılların sonuna doğru güçlü bir büyüme trendine giren
Türkiye’de gayrimenkul sektörü için 2010 'lu yılların sonuna kadar ki dönem " Demografik Dinamikler (Özellikle büyük şehirlerde ve gelişen bölgelerde artan nüfus yoğunluğu) , Yasal Düzenlemeler (ekonomik ve hukuki Reformlar), Uluslararası Faktörler (Küresel Sermaye Akışı, Yabancı yatırımcıların ilgisi, Jeopolitik dinamikler, Mütekabiliyet ve Vatandaşlık Düzenlemesi) Modernleşme Süreci (Hızlı kentsel gelişim), ve Altyapı Projeleri'nin (Hastane, Yol, Köprü, Mega Projeler ve devasa altyapı yatırımları) katkısıyla sektörün altın yıllarını yaşadığı bir dönem olarak kayda geçmiştir.
Bu sürecin sonucu olarak hem konut hem de ticari gayrimenkul projeleri önemli ölçüde artmış; Lüks konut projeleri, rezidanslar, akıllı evler ve yeşil alan odaklı projeler yaşam standartlarını yükseltmiş ve şehirlerin modernleşmesine katkı sağlamıştır. İnşaat sektörü, yıllık ortalama %6-8 arasında büyüme sağlayarak diğer pek çok sektöre de önemli katkılar sağlamıştır. 20oo'li yılların öncesinde %40 larda seyreden konut sahipliği oranı 2015'lere geldiğimizde %65 ile rekor kırmıştır. Sektör, hem iç piyasalarda hem de uluslararası arenada Türkiye’nin itici ekonomik gücü olmuş, Türkiye GSYH'sinde %10 gibi önemli bir paya sahip olarak ekonomik büyümenin merkezi haline gelmiştir. Gayrimenkul sektörü pek çok sektör ile doğrudan bağlantılı olması nedeniyle İnşaat işçisinden müteahhitlere, mimarlardan pazarlama uzmanlarına kadar geniş bir yelpazede hem beyaz yakalı hem mavi yakalı milyonlarca kişiye iş sağlayarak istihdamında kaynağı olmuştur.
Ancak 2020'den itibaren önceki inceleme yazımızda ayrıntılıca ifade ettiğimiz onlarca iç veya dış, bağlantılı veya direkt, yerel veya küresel nedenden dolayı (bknz: https://www.baretdergisi.com/yazarlar/ulas-akbal/turkiye-gayrimenkul-sektorunde-yasanan-kriz- uzerine-durum-analizi/164/ ) sektör son yıllarda zorlu bir süreçten geçmekte ve tüm bu nedenlerin sonucu itibarıyla Türkiye ekonomisinde oynaması gereken öncü görev negatif bir pozisyonda seyretmektedir.
Gayrimenkul sektörünün GSYH Katkısı yukarıda ifade ettiğimiz %10'lu rakamlardan günümüzde %6 'lara gerilemiştir. (KPMG İnşaat Sektörü 2024 2. Çeyrek Değerlendirmesi) 2017 yılında hazırlanan bir raporda On yıl sonra perspektifi olarak Sektörün GSYH katkısının %16-17 olarak düşünüldüğü bir projeksiyonda gelinen nokta elbette acı vericidir. (İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü, 1997) Bu sürecin sonucu olarak Konut sahipliği oranı en düşük segmentte %45'lere, ortalama da ise 20 yıl önceki orana yani %51'lere gerilemiştir (BETAM / Bahçeşehir Üniversitesi)
Evet değerli okuyucu, buraya kadar kendimin de içinde parçası olarak yer aldığım "Türkiye Gayrimenkul Sektörünün yükseliş hikayesinden düşüşüne Latince ifadeyle "Post apicem descendens" durumuna bu yazının okuyucusu çoğu arkadaşım, meslektaşım ile birlikte şahitlik ve tecrübe ettik. Ancak bütün bu vaziyete rağmen iş bu yazının da konusu olan, önümüzdeki dönem için umutlu olmamızı gerektirecek önemli ve güçlü dinamiklerin sektörde kesinkes var olduğunu ve adeta onlarca darbeye, yumruğa rağmen bu faktörlerin yıkılmaz bir kale gibi gayrimenkul sektörünü ayakta tuttuğunu bu sayede son aylarda yaşanan olumlu gelişmelerle birlikte gelecekte pozitif bir atmosferin bizi beklediğini, belki de geçmişten tecrübesini çıkarmış, testlerini tamamlamış, mevzuatı oturmuş, ürün gamı şekillenmiş ve artık "başarı ivmesi stabil bir şekilde artacak inşaat endüstrisi ve gayrimenkul pazarının esasen şimdi mevcut olduğunu" da ifade etmemiz gerekiyor.
O halde başlayalım , buyrun ;
B. TÜRKİYE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN TEMEL DİNAMİKLERİ
Türkiye Gayrimenkul sektörünü içinde bulunduğumuz dönemin bütün zorlu koşullarına rağmen ayakta tutan, gelişimi ve devamlılığı için kuvvetli bir temel görevi gören çok çeşitli dinamikler mevcuttur. Bu dinamikler sektörün paydaşları olan girişimciler, yatırımcılar, geliştiriciler, profesyoneller, kamu mensupları ve akademisyenler tarafında doğru ele alınıp dönemin koşullarına göre iyi analiz edilip doğru okunursa verimli perspektifler, başarı hikayeleri oluşturulabileceği kanaatindeyim. Özetle bu dinamikleri “Sektörel, Türkiye’nin yerel koşullarına dair Lokal ve uluslararası koşulların etkisiyle oluşmuş Global dinamikler olarak ele alabiliriz.
1. Sektörel Dinamikler
Konut İhtiyacının Sürekliliği: Türkiye’nin ekonomik durumu itibarıyla konuta ulaşamayan milyonlarca insan ve aile ile birlikte artan genç ve dinamik nüfusu, konut talebinin her zaman canlı kalmasını sağlamıştır. Ülkemizde konut sahipliği 2015’lerde %65 lere kadar çıkmış olsa da son yıllarda bu rakamın %50 ‘lerin altına düşmesi Konut ediniminin halen temel bir ihtiyaç olması özelliğini koruduğunu göstermektedir. Milyonlarca insanın temel gereksinimlerinden biri olan barınma ihtiyacının devam ettiğini, kira bedellerinin enflasyonist ortamda devletin tüm önleyici tedbirlerine rağmen mücadele edilemez bir hal alması, tek başına bu ihtiyacın giderilmek zorunda olunmasının dahi gayrimenkul sektörü için itici bir ivme olduğunu ve konut ihtiyacının sürekliliği durumunun sektörün en önemli dinamiklerinden birisi olduğunu ifade edelim
Kalifiye İşgücü Faktörü : Türkiye'de inşaat sektöründe, beyaz ve mavi yakalı kalifiye işgücünün oranı %30'un üzerindedir. Bu, sektörün sürdürülebilirliğine büyük katkı sağlayan bir unsurdur. Kaliteli inşaat malzemeleri, modern teknoloji kullanımı ve mühendislik hizmetleri ile sektördeki projeler giderek daha rekabetçi hale gelmektedir. Özellikle genç nüfusun sektördeki rolü ve nitelikli iş gücü ihtiyacı, bu çıkış sürecinin en önemli destekleyicilerinden biri görülmektedir.
Entegre İş Ekonomisi Faktörü : Türkiye'deki inşaat sektörü, demir-çelik, seramik, mobilya ve lojistik gibi diğer onlarca sektörle entegre bir yapı arz etmektedir. Bu, sektörde yaratılan katma değeri artırırken, bu sektörlerin de büyümesine katkı sağlıyor. Kentsel dönüşüm projeleri, bu tür bir entegrasyonun önemli bir örneği olarak gösterilebilir. Gayrimenkul – İnşaat sektörü bu haliyle Türkiye ekonomisinin çok öenmli bir parçası adeta mayası durumuna gelmiştir. Kamu-özel sektör işbirlikleriyle entegre olarak yürütülen onlarca proje sektörde daha verimli ve kaliteli sonuçlar elde edilmesinede yardımcı olmaktadır.
Kurumsallaşma Faktörü : Türkiye'de gayrimenkul sektörü giderek daha kurumsal hale gelmektedir. Bugün Türkiye Gayrimenkul sektörü onlarca mesleki birlik, dernek, federasyon, düşünce kuruluşu ile çevrelenmiş devasa örgütlü gücü bünyesinde barındırmaktadır. Bütün bunların dışında Sektöre veri, dökümantasyon ve analizleriyle hizmet veren, sektörün nabzını tutan özel kuruluşlarında varlığı öenm ve değer katmaktadır. GYODER, TMB, İNDER gibi gayrimenkul birlikleri ve sektörel organizasyonlar, sektörün gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu birlikler, sektöre düzenleme, eğitim, standartlar ve politikalar açısından değerli rehberlik sunmakta ve ayrıca, bu kurumlar öncülüğünde yapılan ulusal ve uluslararası organizasyonların sektöre katkıları da sektörün küresel rekabet gücünü arttırmaktadır.
Uluslararası Müteahhitlik Hizmetleri Faktörü : Türk inşaat firmaları on yıllardır uluslararası arenada önemli başarılara imza atmış durumdadır. Türk İnşaat sektörünün bugün itibarıyla yurtdşında bitirdiği / inşa ettiği alt ve üst yapı projeleri 20 Milyar Dolar Civarındadır. Orta Asya, Afrika, Orta Doğu, Kafkasya ve hatta son yıllarda Avrupa’da dahi büyük projeler gerçekleştiren Limak, Tekfen, ENKA, STFA, Rönesans gibi Türk firmaları, özellikle inşaat kalitesi ve tecrübesi ile dikkat çekmektedir. Yurtdışında elde ettikleri maddi “sermaye” ve fikri olanaklarını “know-how” kapasitesini arttıran firmalar Türkiye’deki gayrimenkul sektörünün gelişimine de katkı ve perspektif sunabilmektedirler.
Kentsel Dönüşüm Faktörü : Türkiye'deki Deprem riski ve eskiyen yapı stoğu da sektörün dönüşüm dinamiğinin öenmli yapıtaşlarından biridir. Kentsel dönüşüm projeleri, sektörde daha güvenilir ve dayanıklı yapılar oluşturmak için büyük bir potansiyel sunuyor.
Lüks ve Modern Konut Talebi Türkiye'de lüks konut projeleri ve modern yapıların talebi artmaktadır. Yatırımcılar, bub talep doğrultusund daha iyi yaşam standartları ve yeni, kaliteli projelere yönelmektedir. Lüks konut projelerinin yükselişi, özellikle büyük şehirlerde dikkat çekmektedir. Bu projeler, yatırımcılar için değerli birer fırsat olarak öne çıkıyor.
Alternatif Ürünler ve Alternatif Satış Modelleri: Artan gayrimenkul fiyatlarının pahalılaşan gayrimenkul ürününe ulaşımı zorlaştırması ile birlikte gayrimenkule ulaşımı kolaylaştıran alternatif ürünler veya alternatif satın alma modellerinin ortaya çıkması da son derece önemlidir. Bu ürünlerin ortaya çıkmasındaki diğer bir neden alternatif yatırım ürünlerine rağbet eden likit yatırımcının ROI süresi uzun klasik gayrimenkul ürünlerini tercih etmemesi sonucu bahsi geçen yerel veya uluslararası yatırımcıları sektöre çekmek amacıyla da oluşturulmasıdır. Bu ürün ve satış grubuna aşağıdaki örnekler verilebilir.
Paylı / Hisseli Konut Satışı
Paylı / Hisseli Ticari Gayrimenkul Satışı
Topraktan Girişilen (Aşamalı) Konut Alım Modeli
Satın Al Geri Kirala Modelleri
GYF ve Proje GYF Ürünleri
Tiny House ve benzer konseptteki Kırsal Mobil Ev ürünleri
Nitelikli Arsa Projeleri
Ticari veya Sosyal konsepti olan projeler : Sporcity, Education City, Öğrenci Evleri Projeleri,
Depo Projeleri vs..
Uluslararası Satış Ağı Faktörü: Türkiye’de , yabancı alıcılara yönelik konut satışlarının zirve yaptığı 2015 – 2020 döneminde sektörde binlere varan acente zinciri oluştu. Bu firmaların bir kısmı niteliksiz ve amatör bir çalışma içerisinde olsalar dahi önemli bir kısmı yabancılara yönelik gayrimenkul satışında proje firmalarının ulaşamadıkları kesimlere aynı lokal kültürü paylaşan eğitimli satış kanalları ile ulaşıp, aynı zamanda bu operasyonun gerektirdiği maliyetleri de üstlenerek proje firmalarını önemli bir giderden kurtararak yaptıkları devasa satışlar ile önemli fayda sağladılar. Gayrimenkul sektöründe yeniden toparlanma sinyallerinin görüldüğü bu dönemde Türkiye'nin sağladığı vatandaşlık programları, yeniden başlayan kaliteli proje inşaatları, alternatif gayrimenkul ürün ve satış modelleri ile bir araya geldiğinde uluslararası satış ağlarının önemli bir dinamik oluşturduğunu belirtebiliriz.
2. Lokal Dinamikler
Faiz Oranlarındaki Düşüş: 2023 sonrasında uygulanan düşük faiz politikaları, mortgage kredilerine olan erişimi artırdı ve konut alımını teşvik etti. Sonuç olarak önümüzdeki dönmede faiz oranlarının daha fazla düşmesi bekleniyor. Bu durum, hem konut hem de ticari gayrimenkul sektöründe büyük bir hareketlilik yaratabilir. Düşük faiz oranları, yatırımcılar için daha cazip koşullar anlamına geliyor ve bu da sektördeki satışları artırıyor.
Yatırım Alternatiflerinin Kısıtlılığı: Döviz ve altın gibi geleneksel yatırım araçlarındaki belirsizlik, gayrimenkulü güvenli bir liman olarak öne çıkardı. Bununla birlikte yukarıda da ifade ettiğimiz üzere alternatif gayrimenkul ürünleri ve modeller, yatırımcılar için yeni fırsatlar sunuyor. Paylı mülk, topraktan alım-satım, geri kiralama modelleri gibi yöntemler, sektörde daha fazla kabul görmekte. Bu modeller, yatırımcılara daha geniş seçenekler sunarken, sektördeki çeşitlenmeyi destekliyor.
Göç ve Demografik Dinamikler: Deprem sonrasında artan güvenli konut ihtiyacı, sektörün toparlanmasını hızlandırdı. Ayrıca, Türkiye’deki genç nüfus, konut talebinin artışını destekleyen önemli bir faktör oldu.
Kentsel Dönüşüm Projeleri: Eskiyen yapı stokunun yenilenmesi için yürütülen kentsel dönüşüm projeleri, ve bu projelerde kamunun bir takım destekleyici tedbir, kanun ve mevzuatlarla düzenleyici olarak yer alması sektöre ivme kazandırmaktadır.
Vatandaşlık Programları: Yabancı yatırımcılar için vatandaşlık hakkı tanınması, sektöre ciddi bir sermaye girişi sağlamıştır. Körfez ülkeleri, Rusya ve Avrupa’dan gelen yatırımcılar, sektörün toparlanmasında geçmişte önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde vatandaşlık programının bedelin yükseltilmesi ve uygulamada bir takım çarpıklıklrın düzeltilmesi çalışmanın önümüzdeki yıllard da sürdürüleceği anlamına gelmektedir.
Kamu-Özel Sektör İşbirliği: Devletin altyapı projelerine öncülük etmesi ve depremler sonucu girişilen toplu konut projeleri ve kentsel dönüşüm projeleri başta olmak üzere özel sektörle ortak projeler yürütmesi sektörün devamlılığında önemli bir etken dinamiktir.
Sektörel Destek Paketleri: Devlet destekli düşük faizli kredi kampanyaları, sektördeki hareketliliği arttırmaktadır. Önümüzdeki dönemde faizlerin düşmesine paralel olarak devlet destekli mortgage paketlerinin tekrar harekete geçirilmesiyle sektörün toparlanma sürecine ciddi katkı sunulacağı beklentisi mevcuttur.
3. Küresel Dinamikler
Türkiye’nin Bölgesel Cazibesi : Türkiye, jeopolitik ve ekonomik krizler nedeniyle mevcut sıkıntılarına rağmen hali hazırda ve halen birçok ülke için cazibe / çekim merkezi olarak kalmasını sağlamaktadır. Gerek Ortadoğu'daki istikrarsızlık ve savaşlar, Gerek Kafkasya ve Rusya - Ukrayna krizleri, Türkiye'nin vatandaşlık programları, yabancılara gayrimenkul satışında sağlanan kolaylıklar gibi faktörler ile birlikte düşünüldüğünde Türkiye'nin cazip bir yatırım merkezi olarak öne çıkmasına yardımcı olmaktadır. Türkiye'nin model ülke olarak kabul görmesi, yabancı yatırımcılar için yeni fırsatlar bünyesinde barındırmaktadır.
Küresel Sermaye Akışları: Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranları, yatırımcıların Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara yönelmesine neden olmaktadır.
Türkiye’nin Jeopolitik Konumu: Türkiye’nin Avrupa, Orta Doğu ve Asya’nın kesişim noktasındaki stratejik konumu, gayrimenkul sektörüne olan ilgiyi devam ettiren önemli bir etkendir.
Pandemi Sonrası Talep Artışı: COVID-19 sonrası dünyada, daha geniş ve ferah yaşam alanlarına olan talep arttı. Türkiye’deki modern konut projeleri, bu ihtiyacı karşılayan cazip seçenekler sunmaktadır.
C. TÜRKİYE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNE DAİR PERSPEKTİFLER :
Değerli okuyucu; Türkiye'nin gayrimenkul sektörü, iç ve dış koşullarda yaşanan krizlere rağmen, yukarıda izah ettiğimiz üzere büyüme ve toparlanma potansiyelini korumakta, bu potansiyelin gelişmesine katkı sunacak çok çeşitli dinamikleri bünyesinde taşımaktadır. Bu dinamiklerden hareketle geleceğe perspektif olarak ortaya koyacağımız temel doneler veya veriler aşağıdaki gibidir;
• Genç ve Dinamik Nüfus: Türkiye’nin genç ve kalabalık nüfusu, özellikle konut talebini canlı tutmaya devam edecektir. Bu durum, hem şehir merkezlerinde hem de yeni gelişen bölgelerde projelerin değerlenmesini sağlayacaktır.
Kentsel Dönüşüm ve Deprem Gerçeği: Türkiye’nin deprem riski taşıyan bir ülke olması, eskiyen yapı stokunun hızla yenilenmesini zorunlu kılmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri, sektör için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir büyüme kaynağıdır.
Uluslararası Yatırımcıların Artan İlgisi: Türkiye’nin stratejik konumu, rekabetçi fiyatları ve vatandaşlık programları, uluslararası yatırımcılar için cazip fırsatlar sunmaktadır. Yabancı yatırımcıların sektöre yönelmesi, sermaye girişini artırarak ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacaktır.
Kurumsallaşma ve Modernizasyon: Gayrimenkul sektöründe kurumsallaşmanın hızlanması, yatırımcı güvenini artırmakta ve projelerin daha profesyonel bir şekilde yönetilmesini sağlamaktadır. SPK lisanslı fon modelleri (GYF ve GSYF) gibi yeni finansman yöntemleri, sektöre farklı bir boyut kazandırmaktadır.
Çeşitlenen Gayrimenkul Ürünleri: Klasik konut projelerinin yanı sıra, paylı mülk satışı, ticari gayrimenkul, tiny house gibi yenilikçi yaklaşımlar, yatırımcılar için yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu çeşitlilik, hem bireysel hem de kurumsal yatırımcıların ilgisini çekecek potansiyele sahiptir.
Faiz Oranlarındaki Değişim Beklentisi: Orta ve uzun vadede faiz oranlarının düşmesi, sektörün yeniden hareketlenmesini sağlayacak en önemli unsurlardan biri olacaktır. Faizlerin düşmesi, hem konut kredisi kullanımını artıracak hem de yatırım kararlarını olumlu yönde etkileyecektir.
D. STRATEJİK ÖNERİLER VE FIRSATLAR
Tüm bu sürecin değerlendirmesini yaptığımızda, varolan dinamiklerin ortaya çıkardığı perspektiflerin ışığında geleceğe dair sağlıklı bir iş modeli oluşturmak ve başarıyı elde etmek adına aşağıdaki “önerileri” dile getirmenin, bu önerilerle birlikte ele alınacak “fırsatlardan” yararlanmak adına değerli paydaşlarımız için verimli olacağı kanaatindeyim ;
Kentsel Dönüşümde Liderlik:
Gayrimenkul geliştiricisi firmalar yeni dönemde hem konut ihtiyacının önemli bir kalemi olan sosyal konut projelerine hemde kentsel dönüşüm projelerine daha fazla odaklanmalı ve kamu-özel iş birliği modellerini etkin kullanmalıdır.
Yabancı Yatırımcılarla Daha Güçlü Bağlar:
Uluslararası fuarlar, uluslararası nitelikli satış ağları, acente faaliyetleri, tanıtım kampanyaları, road show, uluslararası event çalışmaları gibi faaliyetler pazarlamanın yenilikçi dijital araçları da kullanılarak geliştirilmeli bu sayede yabancı yatırımcılara, alıcılara da fazla kanaldan ulaşıp Türkiye’nin cazibesinin yeniden artırılması sağlanmalıdır. Körfez bölgesinde Dubai başta olmak üzere belli destinasyonlar, pek çok Akdeniz ülkesi, Balkan ülkesi, Britanya’da Londra’nın belli bölgeleri ve güney kıyı şehirleri, Güney Amerika daki bazı ada ülkeleri dahi gelirlerinin önemli bir kısmını uluslararası gayrimenkul satışında elde ettikleri başarıya borçludurlar.
Alternatif Finansman Modelleri:
SPK lisanslı proje gayrimenkul yatırım fonları (PGYF) veya gayrimenkul Yatırım fonları (GYF) gibi finansman yöntemleri, projelere finansman sürecinde faiz yükü olmadan ve küçük - büyük çok çeşitli yatırımcı grupları ile temas ederek hem hız kazandırabilir hem de yatırımcılar nezdinde güvenini artırabilir.
Dijitalleşme ve Teknoloji:
Önümüzdeki dönemde başarılı olmak, faaliyetlerine stabil bir şekilde devam etmek isteyen Gayrimenkul Şirketleri; dijital pazarlama, sanal tur teknolojileri, veri analizi, CRM Teknolojileri gibi innovatif süreçlere, yenilikçi çalışmalara daha fazla yatırım yapmalı ; böylece verimlilik süreçlerini yeniden dizayn ederek iyileştirmelidirler.
Bölgesel Çeşitlendirme:
İstanbul dışında, Türkiye’nin farklı bölgelerinde gelişen projeler ve yatırım fırsatları daha fazla tanıtılmalıdır.
Alternatif Ürünler:
Gayrimenkul sektöründe hem artan fiyatlar ve halkın alım gücünün düşmesi nedeniyle , hem de diğer yatırım araçları karşısında klasik gayrimenkul ürünlerinin cazibesinin ve ROI değerinin düşmesi nedeniyle son yıllarda oraya çıkan alternatif ürünler firmalar için önemli bir hareket ve pazar alanıdır. Gayrimenkul Şirketlerinin bu tür ürünlere portföylerinde yer vermesi, ürün gamının çeşitlendirilmesi hem satış başarılarını arttırma noktasında hemde hedef müşteriye ulaşma noktasında önemli bir fayda sağlayacaktır.
E. SONUÇ :
Türkiye Gayrimenkul sektörü, geçmişteki krizlerden ders alarak daha dirençli bir yapıya kavuşmaktadır. Son yıllardaki düşüşe rağmen hem yerel hem de uluslararası alanda güçlü bir toparlanma potansiyeli taşımaktadır. Çıkış dinamiklerini doğru analiz eden ve stratejik planlamalarını buna göre yapan firmalar, sektörde varlıklarını sürdürebilir, konumlarını geliştirebilirler. Yukarıda pek çok dinamiğe yer verilmiş olsa da Türkiye’nin jeopolitik konumu, genç nüfusu ve genç nüfusa dayalı konut talep faktörleri, gayrimenkul sektöründeki yenilikçi iş ve finansman modelleri ve sürdürülebilirlik odaklı projeler sektörün uzun vadede stabil bir büyüme göstermesini sağlayacak önemli avantajlar olup sektörün geleceğine dair umut verici işaretler sunmaktadır. Mesele bunu doğru okumak, sabırlı olmak ve stratejik davranabilmektir.