2026: Ekonomide Psikolojik Eşiğin Aşıldığı Yıl mı Olacak?
Ekonomide bazı yıllar, sadece verilerle değil, toplumun ruh haliyle, piyasanın tavrıyla ve yatırımcının duruşuyla da anlam kazanır. 2026 yılı, işte tam da bu “psikolojik eşiğin” aşıldığı bir yıl olarak şimdiden dikkat çekiyor.
Ekonomik göstergelere baktığımızda, alım gücünde kademeli ama belirgin bir iyileşme beklentisi var. Tüketici davranışlarının olumluya evrilmesi, hem iç piyasada hem de üretim cephesinde hareketliliği artırıyor. Ortalama enflasyonun %15-20 bandında seyredeceği öngörülüyor. Bu oran, son birkaç yılın yüksek enflasyon ortamına kıyasla daha istikrarlı bir döneme işaret ediyor.
Döviz cephesinde ise, özellikle dolar üzerindeki baskının gevşemesi ve dolar endeksinin küresel olarak daha düşük seviyelerde seyretmesi, içerideki kur stabilitesini destekliyor. 2018 sonrası oluşan “kur şoku” algısının, 2026 itibarıyla psikolojik olarak da geride bırakılacağı bir yıl olabileceği konuşuluyor.
Faiz tarafında ise yıl ortalaması olarak %25-30 aralığı makul bir beklenti olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle sanayi ve imalat sektörlerinde, düşük faizli kredi erişiminin artması bekleniyor. Bu durum, üretim hacmini ve istihdamı olumlu etkileyecek unsurlar arasında.
Siyasi takvim açısından bakıldığında, seçimlere yaklaşılması; düşük faiz, görece düşük enflasyon ve genişleyen istihdam politikalarının daha güçlü hissedileceği bir dönemi işaret ediyor. Toplumda “güncel hayat pahalılığı” olgusunun daha geniş kitleler tarafından kabullenildiği ve buna göre yeni bir ekonomik düzenin şekillendiği bir döneme giriliyor.
Unutulmamalı ki her yıl kayıp yıl değildir. 2020-2022 dönemi, küresel krizler eşliğinde bir normalleşme süreciydi. Her ülke faiz artırırken, Türkiye farklı bir politika izledi. Son iki yılda bunun bedeli ağır ödenmiş olabilir ama bu da ekonominin kaçınılmaz gerçeklerinden biridir: Her tercihin bir bedeli vardır.
2023’te yaşanan büyük depremin ardından ayrılan devasa bütçeler ve yapılan yatırımlar, ekonomik dengelerin tekrar kurulmasını bir süre geciktirmiş olabilir. Ancak bu tür afetlerin ekonomik etkilerinin zamanla telafi edilmesi, güçlü bir ekonomi yönetimiyle mümkündür.
Sonuç olarak 2026, sadece ekonomik göstergelerin değil, aynı zamanda toplumun ekonomik algısının da değişmeye başladığı bir yıl olabilir. Elbette her tahminin içinde belirsizlikler barınır; ama umut, her zaman yeni yılın ilk harcıdır.