Günümüzün hızla değişen gayrimenkul piyasasında alıcılar ve satıcılar bazen aracıları devre dışı bırakıp doğrudan anlaşmaya varmanın yollarını arıyor. Peki, bir emlak danışmanının hizmetinden faydalanıp ardından onu saf dışı bırakmak hukuken mümkün mü? İşin aslı, bu durum sandığınızdan daha karmaşık ve riskli.
Türk Borçlar Kanunu’nun 520. maddesi oldukça açık: Bir emlak danışmanı, alıcı ve satıcıyı bir araya getirip aracılık hizmetini başarıyla tamamladığında komisyon hakkı doğar. Yani, taraflar danışmanın sunduğu hizmet sayesinde bir anlaşmaya varmışsa, tapu işlemi gerçekleşmemiş bile olsa danışman komisyon talep edebilir.
Bazı kişiler, komisyon ödememek için danışmanı devre dışı bırakıp satış işlemini gizlice gerçekleştirmeyi deniyor. Ancak bu tür muvazaalı (hileli) işlemler hukuka aykırı. Danışmanın mahkemeye başvurması halinde hem komisyon ücretini hem de yasal faizini ödemek zorunda kalabilirsiniz. Dahası, danışmanla imzalanmış bir yetkilendirme sözleşmesi varsa ve bu sözleşmeye aykırı hareket edilirse, cezai şartlar da devreye girebilir.
Özetle, danışmanı aradan çıkarmak kısa vadede kârlı bir fikir gibi görünebilir, ancak uzun vadede hukuki yaptırımlarla karşılaşmanız kaçınılmaz olabilir. Emlak danışmanlarının sadece alıcı ve satıcıyı buluşturmakla kalmayıp sürecin doğru ilerlemesini sağladığını unutmamak gerekir. Hem etik hem de hukuki olarak en doğrusu, baştan anlaşılan kurallara sadık kalmak ve emlak danışmanlarının emeğine saygı göstermektir.
Unutmayın, bazen kestirme yollar sizi daha uzun ve zahmetli yollara sürükleyebilir.