Gayrimenkul sektörüne adım attığımda, çoğu insanın konut alırken yaptığı temel hatayı fark etmem uzun sürmedi: Kira gelirine odaklanmak. Ancak, yıllar içinde edindiğim tecrübeler bana gösterdi ki, konut yatırımı aslında uzun vadeli değer artışı üzerine kuruludur.
Bundan yaklaşık 10 yıl önce, İstanbul’un hızla değer kazanan bir semtinde, eski ve bakımsız bir apartman dairesi buldum. O dönem herkes, yeni yapılmış lüks rezidanslara yönelirken, bu eski daire kimsenin ilgisini çekmiyordu. Fiyatı da bölgedeki diğer evlere göre oldukça uygundu.
Çevremdeki herkes, “Bunun kirası düşük olur, buraya para bağlamaya değmez,” diyordu. Ama benim hedefim kira geliri değil, değer artışıydı. Evi satın alıp, uygun maliyetli bir tadilat yaptım. Mutfak dolaplarını yeniledim, parkeleri zımparalayıp cilaladım, banyonun eski fayanslarını modern bir tasarımla değiştirdim.
Yaklaşık altı ay sonra, bölgedeki yeni projeler ve altyapı yatırımları sayesinde, evin değeri neredeyse iki katına çıktı. O evi sattığımda elde ettiğim kazanç, 10 yıl boyunca kira toplamaktan çok daha fazlaydı.
İşte o gün anladım ki, konut yatırımı tıpkı borsadaki temettü hisseleri gibi çalışıyor. Kira geliri, yatırımın yan getirisi; asıl kazanç ise doğru lokasyonda, doğru mülkü alıp, sabırla beklemekten geçiyor.
Bugün de aynı stratejiyle hareket ediyorum: En iyi semtte, en ucuz ve potansiyeli yüksek olan mülkleri bulup, onlara değer katıyorum. Kira geliri elbette güzel bir nakit akışı sağlıyor, ama benim hedefim her zaman sermaye kazancı oldu.
Eğer gerçekten gayrimenkulden para kazanmak istiyorsanız, gözünüzü kira getirisinden değil, uzun vadeli değer artışından ayırmayın.